Tükürüğün sağlığa 4 faydası

Olağandışı yeme davranış ve davranışları bir takım kişilerde çok daha yoğun görülmekte ve zamanla yeme bozukluklarına dönüşebilmektedir. Hangi bireylerin bu risk faktörlerini daha pozitif barındırdığı, bu farkın neden kaynaklandığı ise sık sık araştırılmaktadır. Çalışmalar sonucu bireylerin erken dönemde ebeveynleri ile bağlanma stilleri gibi bazı psikolojik etmenlerin yeme tutumlarının şekillenmesinde rol oynadığını ifade ediyor. Erken çocukluk dönemi deneyimleriyle şekillenen bağlanma ise bakım veren birey ile çocuk arasındaki şefkat taşıyan hissi tahvil olarak tanımlanıyor. Çocuğun ihtiyaçlarına bakım veren birey göre zamanında ve doğru yanıtlar verildiğinde; özenli ve sağduyu bir yaklaşımla iletişim kurulduğunda ve aynı zamanda en önemlisi bu iletişimde yakın olma duyguları hissedildiğinde güvenli bağlanma gerçekleşiyor.

Güvenli bağlanma için, anne ile çocuk ilişkisinde bir takım dinamiklere hassasiyet gösterilerek bireylerin erken çocukluk döneminde yeme bozukluğu gibi patolojiler için tehlike oluşması engellenebilmektedir. Çocukluk döneminde güvenli bağlanma için ilk kez çocuk ile hissi bir senet kurulmalı ve bu bağı takviye etmek için birlikte aktiviteler planlanmalı. Bu aktiviteler esnasında onun oyununa refakât etmek, yanında ilgili bir şekilde var edinmek bile yeterli olacaktır. Anne-çocuk arasında kurulan iletişimin güven esasına alt olması, çocuğun korunduğunu hissetmesi, ebeveynlerinin ulaşılabilir olması ve yanından ayrıldığınızda sizin geri döneceğinizi bilmesi anlamına gelmektedir. bununla birlikte ihtiyaçlarının anlaşılarak uygun bir şekilde karşılanması, gerektiğinde sadece sarılarak da olsa şefkatli bir biçimde sakinleştirilmesi gereklidir.

Çocukluk döneminde bu gereksinimlerin ne derece karşılandığı çocuğun yetişkinlik dönemini epeyce etkilemektedir. Örneğin, tehlikesiz bağlanmanın bireyin gelecek yaşantısındaki yakın ilişkilerini olumlu yönde etkileyebileceği gibi patolojik yatkınlıklara zemin hazırlayabileceğini de biliyor muydunuz? Peki yeme bozukluğu geliştirme, önerilen diyeti sürdürememe gibi durumlarda çocuğun ebeveyn ile olan bağlanma stilinin etkin olduğunu biliyor muydunuz?

Bozulmuş yeme tutumlarına sahip bireylerin aileleri incelendiğinde bu ailelerin ilişkileri güçsüz, aykırı, aşırı korumacı ve/veya müdahaleci aileler olduğu uyarı çekmektedir. Ailelerin soğuk, uzak ve tepkisiz iletişim biçimleri çocukların irtibat becerilerini de negatif yönde etkileyen kayda değer bir faktördür. Bireylerin anne-çocuk ilişkilerinde yeterli destek ve ilgi görememeleri, yakınlığın hissedilememesi sonucu ebeveyn ile tehlikesiz bağlanma gerçekleşmemekte, stres ve negatif duygular ile nasıl başa çıkılacağı öğrenilememektedir. Başa çıkma becerilerinin öğrenilememesi, stresli durumlarda bireylerin yemeye yoğunlaşmasına niçin olarak, yeme bozukluklarının görülme sıklığını arttırmaktadır.

Yeme bozukluğu görülmeden hemencecik önce bozulan yeme tutumları aynı zamanda bireylerin karoser imajı memnuniyetsizliğine yol açmaktadır. Erken dönemde bakım veren birey ile kurulan yakınlık, güven içermeyen ilişkiler ve iletişim sorunları yetişkinlik döneminde bireyin kendi bedeniyle olan ilişkisinin de bozulmasına sebep olur. Bunun sonucunda kişi, bu durumlarla baş olabilmek için işlevsel ve çok da yararlı olmayan bazı yollara başvuracaktır. Mesela, bu şahısların kontrolü kendi elinde tutarak kendilerini güvende hissedebilmek adına kilo verme, diyet yoluyla çevresindeki insanlarla irtibat kurma ve bağlanma figürleri olan ebeveynleriyle reddedilmeden ilişkiyi sürdürebilmek adına olağandışı yeme tutum ve davranışları sergiledikleri görülmektedir. Ebeveynin ilgisini canlı tutabilmek adına kendini aç vazgeçme, kusma veya tıkınırcasına yeme gibi yeme bozukluğu davranışları erken çocukluk döneminde doyurulmayan ihtiyaçlar ile ilişkilidir. Dolayısıyla, bu süreçte kurulan ilişkilerde kopukluk, yakın olma hissedilememesi, güven eksikliği ve bireyselleşme sürecinde yaşanan aksamalar kişileri yeme bozukluğuna yatkın ülkü getirebilmektedir. Kişi kendilik algısını dış etkenlere bağlayarak, şehvetli ihtiyaçlarının karşılanmasının maddi görüntüsüne yan olduğu inancındadır. böylece cisim görünüşünü epeyce önemsemektedir.

Bir uzmandan yardım alarak tüm bunların çalışılması ise yardımsever olacaktır. Terapi sürecinde uzmanın eşlik etmesiyle aile dinamikleri her yerde ele alındığında, doyurulmamış ihtiyaçlar karşılandığında, ilişkiler birey için yararlı ve fonksiyonel olarak yeniden düzenlendiğinde bu bozuklukların görülme riski azaltılacak ya da iyileşmenin önü çözülmüş olacaktır. Yeme bozukluğu görülen bireyler, duygu durumlarını ve hissettiklerini daha sıcacık bir şekilde ortaya koyabildiklerinde, tüm bunlardan uzak durma yolu olarak sığındıkları yeme davranışına daha az başvuracaklardır. 

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir