Ameliyatı ekibiyle birlikte gerçekleştiren, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Merkezi Sorumluluk Sahibi Hekimi Doç. Dr. Tuğrul Çakır, 2 yıl önce kolon kanseri tanısı bölge Cevdet Taşar’ın nefret edilen şey nedeniyle ameliyattan uzaktan durduğunu ve hastalığı ilerlemiş halde hastanenin acele servisine başvurduğunu belirtti.
Acile şiddetli karın ağrısı ve genel durum bozukluğuyla getirilen Taşar’ın muayene ve tahlillerinde tümörün onikiparmak bağırsağı, pankreas ve karaciğerinin sağ tarafına doğru yayıldığının tespit edildiğini belirterek Doç. Dr. Çakır, “Hastanın ameliyat endişesini ve sistemik hastalıklarından dolayı uyuşturma doktorlarımızla ciddi bir takım çalışması yaparak, hastaya genel uyuşturma vermeden spinal yüksek epidural anesteziyle tümörün yayıldığı organların çıkarılmasına karar verdik” dedi.
Uyutulmayan hastayla konuşularak yapılan ameliyatta pankreas, onikiparmak bağırsağı, safra yolları, karaciğerin sağ tarafı, dalak, apandis, kalın bağırsağının 3’te 2’sini, midenin 3’te 2’sini ve bu organların etrafındaki lenf bezlerini çıkardıklarını anlatan Doç. Dr. Çakır, bu organların her birinin ayrı ayrı hastalar için girilen büyük birer ameliyat olduğunu söyledi.
8 farklı hastaya yapılacak ameliyatları tek hastada yaptıklarını vurgulayan Çakır, 6 saat süren ameliyatın kendileri için de özel olduğunu belirtip, “Daha önce spinal anesteziyle çok sayıda ameliyat yapmıştık ama bu kadar büyük bir cerrahi, Türkiye’de birincil oldu” diye konuştu.
Ameliyata girerken cerrah olarak yaşadığı endişeyi anlatan Doç. Dr. Tuğrul Çakır, “Endişemiz, ‘Acaba hasta ufak de olsa ağrı hissedecek mi’ diyeydi. Ekibimizle mükemmel bir meslek disipliniyle bu operasyonu hasta uyanıkken, konuşarak ve sızısız şekilde yaptık. Ameliyatta zamana aleyhinde yarış içinde olmamız gerekiyordu çünkü spinal anestezi kısa süreli ameliyatlarda uygulanan bir yöntemdir” dedi.
Ameliyattan önce 2-3 gün hazırlık döneminin olduğunu kaydeden Doç. Dr. Çakır, “Uyuşturma uzmanlarımızın yanı sıra hangi organların tümörle bağlantısı olduğu, hangi damarların tümöre yakın olduğuyla ilgili radyoloji ekibimizle de yol haritası belirledik. Ameliyat öncesi planımızı ameliyat sırasında da hiç şaşmadan uyguladık ve başarılı bir sonuç oldu. Hastamız gayet iyi” diye konuştu.
Cerrah olarak bugüne kadar yüzlerce ameliyata girip, bazen de 24 saat her tarafında ameliyatta kalabildiklerini dile getiren Doç. Dr. Çakır, “Uzun süren vakalarda bizler de cerrahlar olarak kendi hazırlığımızı yaparız. Ameliyatı konforlu biçimde yürütmek için varis çorapları, ameliyat sırasında tembel kaldığımız için kan sulandırıcı ilaçlar alarak giriyoruz ama bu hastanın ameliyatından çıktıktan sonradan yaklaşık olarak 3 gün beyin ve karoser yorgunluğum devam etti. 4’üncü gün kendime gelebildim fakat tüm bu yorgunluklar, şifayla son bulan bir ameliyat sonunda bitti” dedi.
Duyumsuzlaşma uzmanı Dr. Lütfi Özyürek, hastayı değerlendirdiklerinde daha az travmaya yol açacak spinal yüksek epidural anestezinin uygun olabileceğini düşündüklerini belirterek, büyük boyuttaki bu ameliyatın 42 yıllık meslek hayatında kendisi için de ilk olduğunu söyledi.
Anestezi uzmanı Dr. Hayri Fatih Metinyurt ise hastaya uyguladıkları kombine spinal ve epidural anestezinin, ileri derecede yürek ve akciğer hastalıkları olan hastalarda ameliyat sonrası yoğun bakıma çıkışını engellediğini veya alındığında yoğun bakımda kalma süresini azalttığını belirterek, “Hasta ventilatöre bağlanmadığı için fazla konforlu bir ameliyat sonrası dönem geçiriyor ve bu hastaları anında servise alabiliyoruz. Bunun sonucu da taburculuk süresi fazla kısa oluyor. Konforlu bir usul” diye konuştu.
Antalya’da inşaat işi yapan Cevdet Taşar ise 2 sene önce sütun kanseri tanısı aldığını belirterek, sedyeyle ameliyathaneye götürülmesinden itibaren ameliyatı hatırladığını söyleyip, “Ameliyatta hocalar benimle konuşuyorlardı. Hiçbir sancı ve acı hissetmedim. Yalnızca hırıltı gibi ses duydum” dedi.
Ameliyata girerken korkmadığını anlatan Taşar, “Artık ağrılarımdan kurtulayım yeter. Ne olursa olsun, diye girdim ameliyata. Allah’a bıraktım ve hocalarıma güvendim. Korkuyu bir kenara koydum” diye konuştu.
Hastalığının tanısının takriben 2 yıl önce konulduğunu fakat ameliyatı 1 yıldır geciktirdiğini söyleyen Taşar, “En sonunda bitkiler büyüdü ve bu hale geldi. Acile getirildiğimde fazla kötüydüm. Ameliyata alındım. Fiilen kendimi fazla şanslı da görmüyordum çünkü geciktirdiğim bir ameliyattı. Çok şükür. şu anda iyiyim” dedi.
Sağlığına kavuşturan doktorlara teşekkür eden Cevdet Taşar, “Türkiye’de bu şekilde ameliyat edilen birincil hastaymışım, pek denildi. Bu da bana nasip olmuş çağrıda bulunmak fakat. Herkese teşekkürler; doktorlarıma, devletime, emeği geçen herkese teşekkür ederim” diye konuştu.
Hastanın yakını Erol Gencer de tüm ekibe ve hastane çalışanlarına teşekkür etti.